Birgün insan virgülü kaybetti; o zaman zor cümlelerden korkar oldu. Basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.
Sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne birşeye kızıyor ne de birşeye seviniyordu. Hiçbirşey onda en ufak bir heyecan bile uyandırmıyordu.
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbirşey onu ilgilendirmiyordu; ne evren ne dünya ne de kendi apartmanı umrundaydı.
Birkaç zaman sonra iki nokta üst üste işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işaretleri kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Böylece düşünmeyi de unuttu ve son noktaya erişti.
Sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne birşeye kızıyor ne de birşeye seviniyordu. Hiçbirşey onda en ufak bir heyecan bile uyandırmıyordu.
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbirşey onu ilgilendirmiyordu; ne evren ne dünya ne de kendi apartmanı umrundaydı.
Birkaç zaman sonra iki nokta üst üste işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işaretleri kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Böylece düşünmeyi de unuttu ve son noktaya erişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder