Image and video hosting by TinyPic

9 Şubat 2009 Pazartesi

Ulubatlı Hasan...

Osmanlı ordusu,Fatih Sultan Mehmed kumandasında 1453'de İstanbul'u kuşattı....

Ulubatlı Hasan, İstanbul'un fethi sırasında surların üzerine çıkan ilk Türk askeridir.


29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı Bizans surlarına yönelen Türk topları ard arda patlıyor, her patlayış koca duvarlarda gedikler açarken "Allah Allah" sesleri yer- ğöğü inletiyordu. 21 yaşındaki genç Padişah "Ya Bizans beni alır ya ben Bizans'ı" demişti ve artık bu köhne imparatorluk yıkılmalıydı.

Bu arada Türk askerlerinin kalbi bir başka ulvi heyecanla çarpıyordu: Surlara bir an önce çıkıp bayrağı dalgalandırmak! Derken, Eğrikapı yönündeki surların üstünde bir sancak dalgalanıyor... Bu; üç hilalli, kelime-i tevhidli Türk sancağı! Ve, yağmur gibi yağan oklara rağmen elindeki sancağı yere düşürmeyen o yiğit insan, Ulubatlı Hasan!..

Burçlara dikilen sancak Türk askerini gayrete getirirken Bizanslılar neye uğradıklarını şaşırıyorlardı. Son bir gayretle, sanki bütün oklarını Ulubatlı Hasan'a doğru yönelttiler. Oklar yetmedi, mancınıklarla taşlar fırlattılar... O Yiğit insan, Ulubatlı Hasan aldığı yaralarla üstüne yığılıp kaldı. Gözleri az önce diktiği sancağa kilitlenmiş gibiydi. O'nun dalgalanışını tebessümle seyretti ve oracıkta şehid oldu.

Artık o burçlarda dalgalanan bir sancak olmuştu ve sonsuza kadar kutlu fethin sembolü olarak anılacaktı....

Kaynak: Hikayearşivi

2 yorum:

Unknown dedi ki...

uluabat'tan geçerken devamlı anlatırım uluabatlı hasan'ı çocuklarıma. onlar da sanki ilk sefer duyuyorlarmışçasına dinlerler nedense:) tarihte büyük yeri olan bu insanın, uluabat'taki anıtının şanı gibi ulu olmasını arzu ederdim ama hala bu konu hakkında hiçbir çalışma yok. yıllardır hiçbir şekilde düzenleme yapılmadan, doğru düzgün bir ışıklandırma bile yapılmadan öylece aynı şekilde duruyor. gidenler bilirler, ekmek fırınlarının tabelaları bile çok daha dikkat çekici. üstelik bu anıt istanbul-izmir karayolunda ve konum açısından çok önemli bir yerde. tarihimizde altın harflerle yazılmış bu insanların değeri bu olmamalı.

Yaşamkafe dedi ki...

Yine dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz Ebru...
Tarihimize ve değerlerimize hakkıyle sahip çıkamıyoruz maalesef...