Image and video hosting by TinyPic

16 Haziran 2009 Salı

Neden Ben ? Diyen Herkes İçin



Bu olayı okuyanlarınız mutlaka

vardır,okumayanlara tavsiye ederim,her okuyuşumda kendime geldiğim ibret verici bir tablodur.../hakan can


-Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.

Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.

Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi.

Aniden boşalan ip, hızla Branda nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu.

Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.

'Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.'

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri 'Aranızda lens kaybeden var mi?' diye bağırdı.

Brenda'nın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:

'Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...'

'BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM' demeyin.....


Kaynak: kentyorgunu.com

15 yorum:

shenem dedi ki...

karıncaları hep sevmişimdir:)küçükken karınca biriktirirmişim,beslermişim onları:D

Moonish (moonsun) dedi ki...

Allah cok buyuk gercekten...

Adsız dedi ki...

Hakancım daha önce okumamıştım,sayende ilk kez okudum.

Hani başımıza kötü olaylar geldiğinde neden ben deriz ya,çok yanlış bir davranış esasında.

Her hayır gibi görünen de bir şer olabileceği gibi her şer gibi bize görünen bir olay sonunda hayır olabilir.

Neden ben demek yerine,kafayı iyiye güzele hayra yorabilmek en güzeli.Tabii yapabildiğimiz kadarıyla Hakancım.

Birbirimizin yüklerini paylaşabildikçe yükler azalacaktır.Yapacağımız bir hayrın kime ne yararı olacağını bilmesek de yapmak çok güzel.

YOSUN dedi ki...

Hayatta aklımızın alamayacağı o kadar çok şey var ki..Bazıları keçi gibi inatçılık ve kibirlilik etse de!İmkansız diye bişey yok işte bu hayatta.Bu konuda binlerce gerçek hikaye var.İstiyen gene de inanmaz,gerçeği görmek istemez,inkar eder.Ama herkes seçimlerinin sonucuna razı gelecek sonunda.Başlayan her yolun bir de sonu var.Hangi yola girdiysek,götürdüğü yer uçurum ise uçuruma,vaha ise vahaya varıcaz.Girdiğimiz,tercihettiğimiz yolu iyi seçmeliyiz.Allah bizi yolunu şaşırmışlardan eylemesin.Allah bizi utandırmasın.Bu dünyada Aciz olan biziz.Acizlik bize mahsus!

Unknown dedi ki...

çok ilginç bir şey yaşıyorum şu anda ve şaşkınlık içindeyim. 1-2 saat önce siteni açtım bu yeni konuyu gördüm ama okumaya fırsat bulamayıp kapattım.
öyle ki hani bazen umutsuzluğa düşüp, isyan ettiğimiz anlar vardır. işte o o anlardan biriydi ve bu yazıyı gördüm. lensimi taşıdığın için teşekkürler hakan-can:) iyi ki varsın.

Unknown dedi ki...

brenda'nın babasının çizdiği karikatür:

http://1.bp.blogspot.com/_z91swIudUSk/SdgX9GsSI-I/AAAAAAAAD5M/v52HRNdr44M/s400/Ant001.gif

mehbup dedi ki...

Çok güzel, ilk defa duydum.. Rabbim kimseye kaldıramayacağı yükü vermezmiş.Karıncada o küçük bedeniyle o yükü kaldırabildi..
Aslında bu bizim içinde geçerli hiç bir zaman isyan etmeyelim. Rabbim bize taşıyabileceğimiz kadar yük verir.
çok teşekkür ederim Hakan..

Yaşamkafe dedi ki...

-Ebru,umarım canını sıkan ciddi bir sorun yoktur...
Bu yazının sana yardımcı olmasına çok sevindim...

Bu arada verdiğin link google'de göstermedi maalesef...

-Mehtapcım,bana değil,karıncanın sırtına lensi koyana teşekkür edebilirsin..:))

NoEngel dedi ki...

Merhaba Hakancan Kardeşim.
Bu hikayeyi daha önce okumuş ve kendi adıma çok dersler çıkarmam gerektiğini düşünmüştüm.
Sayende bir kez daha bu ibret verici hikayeyle bazı değerlerin farkında varmamız gerektiğini hatırlattığın için Allah Razı olsun.Sevgiyle kal..

Adsız dedi ki...

The Ant and the Contact Lens

http://www.childoflight.org/smiles.html

Ebru'nun verdiği linki de direk kopyalayıp yapıştır o zaman olur Hakancım.

Adsız dedi ki...

Ben ilk kez burda okudum. Çok etkilendim. Allah çok büyük diyorum. Rabbim bizim sırtımıza kaldıramıyacağımız yük yüklemesin. AMİN diyorum.
Şimdi ben kendimden ders çıkardım. Bu aralar işyerinde o kadar yüküm fazla ki bazen çok bunalıyorum. Şuan düşünüyorum da Rabbim o işleri alnımın akıyla başaracağım için verdi.

Adsız dedi ki...

ALLAH’a asla ‘Neden ben?’ diye sormayın.

Meşhur Wimbledon’un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi..

Hayranlarından biri sordu.. “Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?”

Arthur Ashe cevap verdi..

“Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4′ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Neden ben?’ derim?.

Mutluluk insanı hoş yapar. Başarı ışıl ışıl.. Zorluklar güçlü.. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı..

Tarihin mübarek hatunlarından Rabiatül adeviye bir gün başı ağrıyınca bir tülbenti başına sarıvermişti. Sarıvermesi ile çıkarıp atması bir olmuş. Kendi kendine” Ey utanmaz nefsim. Rabbim yıllar boyu sağlık, afiyet verdi. Birgünden bir güne bu sağlığını belirtecek bir zünnarı başına sarmamışken, bir defacık başın ağrıyınca başına bu zünnarı bağlayıp, dünya aleme ilan etmeye haya etmiyormusun” diye nefsine öfkelenivermiş.

Başınıza gelen sıkıntı ve müsibetlerde dahi ALLAH’a asla ‘Neden ben?’ diye sormayın. Şekva etmeyin. Sabrederek ve size verdiği nimetlere teşekkür ederek karşılayın. Ne olacaksa olur zaten.

mgurdal dedi ki...

Allah'ın yüceliğini anlatan, mükemmel bir olay, çok hoş bir paylaşım...

Eline, yüreğine sağlık Hakan...

Sel dedi ki...

Çok iyi.

Yaşamkafe dedi ki...

Benimde hoşuma gitti bu hikaye Sel...